“Yeni Nesil” Savaş: Özel Askeri Şirketler ve Türkiye

Özel Askeri Şirketler ve faaliyetlerinin tartışmaları uluslararası kamuoyuna, ekseriyetle Birleşik Devletlerin Afganistan ve Irak müdahalelerinden itibaren yansımasına rağmen bu konseptin temelleri Soğuk Savaş dönemine dayanmaktadır. İlk olarak 1946 yılında Birleşik Devletlerde emekli pilotlar tarafından kurulan DynCorp; Kore ve Vietnam Savaşları, Birleşik Devletlerin Grenada müdahalesinde Amerikan Silahlı Kuvvetlerine teknolojik ve lojistik olarak hizmet vermiştir. 1967 yılında ise Birleşik Krallık’ta emekli bir SAS mensubu, Afrika ve Orta Doğu’da faaliyet göstermek üzere Watchguard International adıyla bir askeri danışmanlık şirketi kurmuştur.[1] Özel Askeri Şirketler, en basit tabiriyle konsept olarak paralı askerliğin tüzel bir versiyonudur. Başka bir deyişle bu durum aslında Weberyen tarzı modern devlet öncesi gerçeklikte sıklıkla başvurulan bir yöntem olduğu anlamına da gelmektedir. Paralı askerlik mefhumunun uluslararası hukukta yasaklanmasına rağmen[2] bugün özel askeri şirketlerin hizmet paylaşımına yönelik herhangi bir engel bulunmamaktadır.
Soğuk Savaş’ın sona ermesi, arzu edilenin aksine muhtelif bölgelerde mikro ölçekte çatışmaların artmasına yol açmış, Sovyetler Birliği’nin parçalanması ve ortaya çıkardığı güç boşluğu, “büyük hedefine” ulaşan Birleşik Devletlerin kuvvet tasarrufuna gitmesi, gerekli silah, teknoloji transferinden mahrum kalan Afrika ve Orta Doğu’daki küçük ülkelerin, sayıları gün geçtikçe artan Batı menşeli özel askeri şirketlere askeri hizmet ve danışmanlık alanlarında ihtiyaç duymasına neden olmuştur. İçinde bulunduğumuz yüzyılla birlikte Büyük Güçler de barışı koruma ya da özel askeri operasyonlarında olası kayıplarına karşı iç politikalarında tepkileri ve iktisadi açıdan maliyetleri azaltmak adına özel askeri şirketlerden istifade etmektedirler. Büyük Güçler için özel askeri şirketler örtülü dış operasyonlarında nispi bir görünmezlik de sağlamaktadır.[3] Bu oluşumu kullanan taraflar arasında organik bir bağ olmaması, uluslararası düzeyde hukuki yaptırım ve sorumlulukları da kısmen engellemektedir.
Özel Askeri Şirket Türleri ve Faaliyetleri
Bugün Afganistan’dan, Sahra altı Afrika’ya, Latin Amerika’dan Orta Doğu’ya, Kafkasya’daki Azerbaycan-Ermenistan çatışmasından Ukrayna Savaşı’na kadar özel askeri şirketler çatışmanın her safhasında farklı rollerde yer almaktadırlar. Peter Warren Singer’in “Mızrağın Ucu” tipolojisinde ilk olarak muharebe hattının en ucunda “Askeri Hizmet Tedarikçisi Şirketler” bulunmaktadır. Bunlar müşterilerinin eksik olan uzmanlıklarını tamamlayarak savaş ve harekât alanının ön planında taktik seviyede ihtiyaç duyulan hizmetleri temin etmektedirler. Örneğin 1995 yılında Güney Afrika menşeli “Executive Outcomes” adlı askeri hizmet tedarikçisi şirket, Sierra Leone hükümetiyle yapmış olduğu sözleşme doğrultusunda savaş ve nakliye helikopterleri başta olmak üzere ağır silahlar ve her tür yardımcı uzmanı barındıran bir tabur büyüklüğünde kuvvet tahsis ederek RUF (Revolutionary United Front) adlı isyancıların başkent Freetown’u ele geçirmesini engellemekle kalmamış, isyancıları 126 km geri püskürtmüştür. Şirket kaza ve hastalık dahil sadece 20 kayıpla ülkede istikrarı tesis etmiş ve 1 milyonu aşkın insanın evlerine geri dönmesini sağlamıştır. Hatta Sierra Leone’deki istikrar ortamı sayesinde Şubat 1996’da çok partili sivil bir başkanlık seçimi gerçekleştirilebilmiştir.[4]
Özel askeri şirket tasniflendirmesinde ikinci sırada çatışma alanından nispeten uzak, eğit-donat temelinde faaliyet gösteren ve “müşteri” devletlerin silahlı kuvvetlerinin yeniden yapılandırılmasını sağlayan “Askeri Danışmanlık Şirketleri” yer almaktadır. Özellikle Körfez ülkeleri gibi iktisadi olarak zengin ama askeri bilgi ve teknik açıdan zayıf ülkelerin başvurduğu bu tarz şirketler arasında Amerikan kökenli Military Professional Resources Incorporated (MPRI), Vinnell ve DynCorp bulunmaktadır. Askeri danışmanlık şirketlerine başvuran ülkelerin nihai amacı bilgi ve teknoloji transferi sağlayarak kendilerinin sahip olmadığı beceri ve tecrübeyi satın almaktır. Örneğin MPRI’ın çalışanlarının ekseriyetle ABD ordusundan emekli üst düzey askerlerden müteşekkil olması[5], “müşteri” ülkelerin hem ABD ordusunun teknik kapasitesinden istifade etmesini sağlamakta hem de ABD ile yakın ilişkiler kurmasına yardımcı olmaktadır.[6]
MPRI’nin 1995 yılının Nisan ayında Yugoslavya İç Savaşı sırasında Hırvatistan ile imzaladığı iki sözleşmede nihai amaç, “Hırvat ordusunun profesyonelleşmesini sağlamak, orduyu Barış İçin Ortaklık programına uygun NATO standartlarına getirmek” ve “Demokrasiye Geçiş Yardım Programı” kapsamında Sovyet sistemine alışmış subaylara demokrasi ilkelerini benimsetmek ve asker-sivil ilişkilerini düzenlemektir. MPRI ve Hırvatistan arasındaki anlaşma, kağıt üstünde eğitim temelli olmasına rağmen pratikte böyle olmamıştır. Yaklaşık 4 ay sonra Hırvatistan ordusu tarafından başlatılan “Fırtına Operasyonu” ile Krajina Sırpları bozguna uğramış, Hırvatistan topraklarının yüzde 4’ü geri alınmış, Bosna’nın da yüzde 20’si işgal edilmiştir. Bosna ordusuyla birleşen Hırvat ordusu Sırpları abluka altına almış, Sırplar ateşkes ilan etmek zorunda kalmış ve Kasım 1995’te Dayton Antlaşması imzalanmıştır. Hırvat ordusunun kısa sürede yaşadığı büyük dönüşümde, teorik eğitimden ziyade MPRI uzmanlarının operasyonel desteği etkili olmuştur. Zira operasyon sırasında Sırp komuta kontrol şebekelerini yok etmek amacıyla Varşova Paktı’nın taktiklerinden ziyade MPRI’nın uzman olduğu Amerikan ordusunun Air-Land 2000 doktrininden yararlanılmıştır.[7]
Öldürücü nitelik taşımayan ve tamamlayıcı askeri hizmetler sunan “Askeri Destek Şirketleri” ise özel askeri şirketlerin üçüncü kısmını teşkil etmektedir. Bu şirketler, savaş ya da harekât alanına doğrudan etkisi olmayan lojistik, istihbarat, teknik destek, tedarik ve taşımacılık gibi ikincil alanlarda askeri hizmetleri destekleyen ve mevcut kabiliyetleri arttıran servisler sunmaktadırlar.[8] Böylelikle “müşteri” devletlerin orduları tüm enerjisini başat görevi olan savaşmaya ve sahaya kanalize edebilmektedir. Los Angeles merkezli Brown & Root Service (BRS) bu doğrultuda Amerikan ordusuna sağladığı muhtelif hizmetlerle ön plana çıkmaktadır. BRS, Amerikan ordusunun bulunduğu; Haiti’den Somali’ye, Özbekistan’dan Yunanistan’a, Suudi Arabistan’dan Kosova’ya kadar geniş bir coğrafyada faaliyet göstermektedir. Şirketin Kosova’da üstlendiği lojistik faaliyetler arasında inşaat, üs faaliyetleri, binaların bakımı, yiyecek hizmetleri, su üretimi ve dağıtımı, enerji üretimi, ulaştırma hizmetleri, yol, araç ve teçhizat bakımı, çamaşır yıkama hizmetleri[9], yangınla mücadele, kargo ve posta işleri, bulunmaktadır. Bu kalemlerde şirketin yüklenici olarak faaliyet göstermesi Kosova’daki Amerikan ordusundaki asker sayısının 9 bine yakın düşmesini sağlamıştır.[10]
1989 yılındaki Birleşmiş Milletler (BM) Konvansiyonu, özel askeri şirketlerin muharip görevlerden ziyade muharebe ve destek hizmet alanlarında faaliyet göstermelerini “teşvik” etmesine[11] rağmen özellikle Soğuk Savaş’tan sonra artan mikro ölçekli çatışmalar ve Amerika’nın Afganistan müdahalesi, özel askeri şirketlerin muharip görevlerde kullanılmalarını arttırmıştır. Bugün Rusya Federasyonu, Suriye ve Libya’daki iç savaşlarda, Kafkasya’daki Azerbaycan-Ermenistan çatışmasında ve Ukrayna işgalinde özel askeri şirketlerden muharip unsur olarak faydalanmaktadır. Başta Rusya’nın “gayri resmi ordusu” Wagner olmak üzere muhtelif şirketler[12] Rusya’nın menfaatleri için eski Sovyet coğrafyaları başta olmak üzere 4 kıtada “savaşmaktadır”. Örneğin 8 Mart tarihinde Ukrayna resmî makamları, Kiev’de ölü ele geçirilen ve Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’ye suikast düzenleyeceği iddia edilen bir Wagner mensubunun künyesini paylaşmış, künyenin bir yüzünde İngilizce, Arapça, Fransızca ve Farsça olarak “Lütfen yardım edin ve bizimle irtibat kurun” yazmakta, diğer tarafında ise Suriye alan kodlu bir telefon numarası, internet sitesi ve bir mail adresi bulunmaktadır.[13]
Türkiye Ne Yapmalı?
Bir önceki yazımızda işlediğimiz üzere[14] Türkiye, bölgesel bir güç hatta küresel ölçekli bir oyuncu olmak istiyorsa -ki son 7 yıldaki dış politikasındaki hamleler Türkiye’nin bu doğrultuda hareket etmek istediğinin emarelerini sunmaktadır- özel askeri şirketler konusunda kayıtsız kalmamalıdır. Bunun dışında Türkiye, bulunduğu konum itibarıyla halen aktif olan 13 çatışma bölgesinin 11’ine coğrafi olarak yakındır.[15] Küresel ve bölgesel aktörler çatışma bölgelerinde yukarıdaki örneklerde görüleceği üzere özel askeri şirketlere başvurmakta, Doğu’daki komşusu İran dahi, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki çatışma bölgelerinde uluslararası ambargolara rağmen vekil güçlerini “özel askeri şirket” gibi kullanmaktadır.[16]
Özel askeri şirketler, Türkiye’nin en büyük milli güç unsuru olan silahlı gücünün hem daha efektif olmasına katkı sağlayacak, hem de geniş bir coğrafyada farklı görev çeşitleriyle enerjisini bölmek zorunda kalan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ikincil alanlarda kuvvet tasarrufuna gitmesini kolaylaştıracaktır. Askeri dönüşüm çerçevesinde bu şirketler, teknoloji transferini hızlandıracağı gibi Türkiye’ye dış politikada hareket kabiliyeti sağlayacaktır. Ekmekçioğlu’nun tespitine göre örneğin Türkiye kendisine eğit-donat kapsamında başvuran Irak’a Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu muvazzaf askerler göndermek yerine Irak’ı Türk menşeli bir özel askeri şirkete yönlendirmiş olsaydı, muhtelif terör örgütlerinin cirit attığı mezkûr ülke farklı hesapları olmasına rağmen Türkiye’yi Başika üssü üzerinden tehdit edip BM’ye şikâyet edemeyecek, etse dahi istediği sonucu alamayacaktı.[17]
Yukarıdaki örneklerden görüleceği üzere özel askeri şirketler, emekli olan ya da zaruri gerekçelerle ordudan ayrılan askeri personelin istihdam edilmesini sağlayarak yetişmiş insan gücünün farklı iş kollarında kaybolmasını engelleyecektir. En önemlisi Türk kamuoyunda diğer ülkelere göre daha hassas olan kayıpların azalması hem sosyolojik bir travmanın önüne geçecek hem de siyasi erke dış politikada daha rahat hareket etme imkânı sağlayacaktır. Lakin Türkiye’de bu minvalde “özel askeri şirket”leri kurmak, teşvik etmek herhangi bir ülkeden daha zordur. Evvela kamuoyunun ikna edilebilmesi diğer ülkelere nazaran daha önemlidir. Ne yazık ki Türk kamuoyu dış mihraklı dezenformasyonlara fazlasıyla açık olduğu gibi bir tezat olarak bu alandaki küresel gelişmeleri de takip etmekte geri kalmakta, zamanın ruhuna ayak uyduramamaktadır.
Yukarıda zikrettiğimiz 8 Mart tarihli “Ukrayna’da öldürülen Wagner mensubu ve künyesi” haberi, 5 gün sonra Türk medyasına yansımış, ana akımda yer alan ve çok okunan bir köşe yazarı, oldukça dramatize edilmiş bir yazı kaleme almıştır.[18] O kadar ki künyede Fransızca olduğu bariz olan kısmı -belki de Soğuk Savaş’taki Sovyetlerin “Üçüncü Dünya Açılımı”nın etkisi altında kalarak- sehven İspanyolca olarak yazmış ve Wagner’in Kolombiya ve Panama’da da savaştığını beyan etmiştir.[19] En ilginci antik çağdan beri insanoğlunun tartıştığı “Haklı Savaş”, “Kirli Savaş” gibi kavramlar üzerinde “1 sütun 2 satırda” hüküm verebilmiştir. Ertesi gün yayınlanan köşe yazısında ise kendisine muhtelif yerlerden büyük destek geldiğini “bu kirli savaşın ahlaksız paralı askerlerine karşı” tepki yağdığını zikrederek[20] bir nevi bir gün önceki retoriğini perçinlemiştir. Köşe yazarının savaş sırasında yaşanılanlara dair tespitleri tek bir eksikle doğrudur. Eksik kalan kısım ise beyan ettiği vahşet, yağma ve katliamları, dünya üzerindeki konvansiyonel orduların da geçmişte olduğu gibi günümüzde de yapmaya devam ettiği gerçeğidir.
Özel askeri şirketlere yönelik Türk kamuoyundaki menfi algıya rağmen, son dönemde “yeni gerçekliği” kabul eden sesler de duyulmaktadır. Emekli asker, akademisyen Prof. Dr. Mesut Uyar, ilk olarak paralı askerliğin tarihi sürecini ele alarak kaleme aldığı yazısında, yaşanan bu dönüşümün “bir realite ve durdurulamaz bir gelişme olduğunu” zikrederek Türkiye’nin de oyuna dahil olmasının gerekliliğinden bahsetmiştir. Uyar’ın bu husustaki en büyük gerekçesi ise Türkiye’nin rakiplerinin “bu şirketlerin sağladığı hizmet ve kapasiteden” çoktan faydalandıkları durumudur.[21] Türkiye, özel askeri şirketler kurma konusunda en az rakipleri kadar bilgi, tecrübe ve donanıma sahiptir. En önemlisi kendi yerli ve milli şirketlerine yurt dışında son dönemdeki proaktif dış politikasıyla gerekli bağlantıları rahatlıkla sağlayabilecektir. Tek gerekli olan husus özel askeri şirketlere yönelik denetim mekanizmasını taviz vermeden işletmek ve “çizilen sınırların” dışına çıkmaya tevessül edecek şirketlere yönelik katî yaptırımlar uygulamaktır. Halihazırda Türkiye’de herhangi bir özel sektör kolunun devletin varlığı olmadan sürdürülebilir olması mümkün görünmemektir. Bu durum Türkiye’de son yıllarda yeni bir ivme kazanan “Askeri-Endüstriyel Kompleks” için zaten kaçınılmazdır. Öngörülen denetim mekanizması, yerli ve milli özel askeri şirketlerin yurt dışındaki tanıtımı Savunma Bakanlığı ve Savunma Sanayii Başkanlığı arasında koordine kurularak rahatlıkla yapılabilecektir.[22]
Türkiye’nin bu askeri dönüşüm dalgasını şayet büyük hedefleri ve bunu gerçekleştirmeye yönelik büyük planları varsa ıskalamaması gerekmektedir. Bu husustaki yetişmiş insan gücü, bilgi ve tecrübesinin yanında Türkiye’ye yakın Türkistan, Afrika ve Orta Doğu gibi coğrafyalarda kısa sürede rakiplerine göre tercih edilmesini sağlayacak ve Türk menşeli özel askeri şirketlerin “sahada” yer alması küresel ölçekli sonuçlar yaratabilecektir.
[1] Mehmet Karaman, “Dış Politikada Bir Enstrüman: Vekalet Savaşı Uygulayıcısı Olarak Özel Askeri Şirketler”, https://www.stratejikortak.com/2020/01/vekalet-savasi-ozel-askeri-sirketler.html. (Son Erişim Tarihi: 21.09.2022).
[2] Bu durumun istisnaları bulunmaktadır. İlk olarak Yabancı Lejyonerler ki 19. yüzyıldan itibaren Fransız Ordusu’ndakiler en meşhurlarıdır. Diğerleri, İngiliz ordusundaki Nepal asıllı Gurka Tugayı ve Vatikan’daki İsviçreli paralı askerlerdir. Haldun Yalçınkaya, Özel Askeri Şirketlerin Oluşumu ve Savaşların Özelleşmesi, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt 61, Sayı 3, 2006, “247-277”, s. 267.
[3] Ayrıntılı bilgi için bkz. Alper Ekmekçioğlu, Savaşın Virüsleri, Özel Askeri Şirketler, Nobel Bilimsel Eserler, İstanbul, 2016, ss. 45-59.
[4] P.W. Singer, Kiralık Ordular, Çev. Gözde Aral, İsmail Yaman, Timaş Yayınları, İstanbul, 2009, ss. 156-157, 188-190.
[5] MPRI Yöneticisi Emekli Korgeneral Harry E. Soyster, bu durumu şirkette “metrekare başına düşen general sayımız Pentagon’unkinden daha fazla” diyerek açıklamıştır. Esther Schrader, “U.S. Companies Hired to Train Foreign Armies”, Los Angeles Times, April 14, 2002, https://www.latimes.com/archives/la-xpm-2002-apr-14-mn-37825-story.html.(Son Erişim Tarihi: 21.10.2022).
[6] Singer, a.g.e., ss. 160-161, 199-200.
[7] Singer, a.g.e., ss. 208-211.
[8] Tolga Öz, Turgut M. Çalışkanlar, “Paralı Askerlerden Özel Askerî Şirketlere Savunma Yönetimi Teknolojileri Uygulamaları”, Güvenlik Stratejileri Dergisi, Cilt: 16, Sayı: 34, 2020, “309-339”, s. 323.
[9] Şirket, 1995 yılında Somali’ye çamaşır makinesi getirmenin daha maliyetli olması nedeniyle askerlerin elbiselerinin elle yıkanması için yerel halkı istihdam etmiştir. BRS’nin o dönem istihdam ettiği Somalili sayısı 2500’dür. Singer, a.g.e., ss. 234.
[10] Singer, a.g.e., ss. 236-238.
[11] Ahmet Keser, Özel Askeri Şirketlerin Küresel Yayılımı ve Geleceği, SETA Yayınları 154, İstanbul, 2020, s. 7.
[12] Rus özel askeri şirketleri ve faaliyet bölgeleri için bkz. “Russian Private Military Companies As Licensed Tool of Terror”, https://informnapalm.org/en/russian-private-military-companies-as-licensed-tool-of-terror/.(Son Erişim Tarihi: 21.10.2022).
[13]“Вагнерівці вже гинуть на території України” https://www.facebook.com/DefenceIntelligenceofUkraine/posts/266634715647956. (Son Erişim Tarihi: 21.10.2022) ve “Ukraine posts image of dog tag it said belonged to a killed mercenary from the Wagner Group, said to be charged with assassinating Zelenskyy”, https://www.businessinsider.com/ukraine-posts-photos-dog-tag-says-wagner-group-2022-3. (Son Erişim Tarihi: 21.10.2022).
[14] Mehmet Mert Çam, Türk Büyük Stratejisi? Türk Devletleri Teşkilatı ve Türkiye’nin Rolü, ATASAREN Bülten, Türkistan Özel Sayısı, Mart 2022, Sayı 5, “5-10”.
[15] Ekmekçioğlu, a.g.e., s. 220.
[16] Levant bölgesi ve Irak’taki İran destekli Şii milisler için bkz. “Shia Militia Mapping Project”, https://www.google.com/maps/d/u/0/viewer?mid=1lznJcTUMkLNSgpwrzfggJqWtA0No0nLO&ll=30.557620742843824%2C44.94464823191502&z=5. (Son Erişim Tarihi: 21.10.2022).
[17] Ekmekçioğlu, a.g.e., s. 221.
[18]Fatih Çekirge, “Künyenin Esrarı”, Hürriyet Gazetesi, 13 Mart 2022, https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/fatih-cekirge/kunyenin-esrari-42021509.(Son Erişim Tarihi: 25.10.2022).
[19] Bu hata ertesi gün fark edilerek internet sitesinde değiştirilmiş, lakin matbu gazetede aynı kalmıştır. Gazetenin nüshası için bkz. https://www.malumatfurus.org/wp-content/uploads/kunyenin-esrari.jpg.(Son Erişim Tarihi: 25.10.2022).
[20]Fatih Çekirge, “Kirli savaş’ın künyesine tepki yağdı”, Hürriyet Gazetesi, 14 Mart 2022, https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/fatih-cekirge/kirli-savasin-kunyesine-tepki-yagdi-42021989.(Son Erişim Tarihi: 25.10.2022).
[21] Mesut Uyar, “Paralı Askerlik, Özel Askeri Şirketler ve Savaşın Özelleştirilmesi”, Independent Türkçe, 23 Mayıs 2022, https://www.indyturk.com/node/512706/türki̇yeden-sesler/paralı-askerlik-özel-askeri-şirketler-ve-savaşın-özelleştirilmesi (Son Erişim Tarihi: 25.10.2022).
[22] Ekmekçioğlu, 2015 yılında özel askeri şirketlere yönelik yazdığı yüksek lisans tezinde kuruluş, teşkilatlanma, tanıtım ve denetim süreçlerini Savunma Sanayi Müsteşarlığı ve alt birimlerinin rahatlıkla yönetebileceğini zikretmiştir. Ekmekçioğlu, a.g.e., s. 219.