Cephe Hattından Duruşma Salonuna: Ukrayna-Rusya Çatışmasında Savaşçıların Yargılanması

0
385

Rusya ve Ukrayna arasında düşük yoğunlukta devam eden çatışmalar Şubat 2022’de ivme kazandı. Halen devam eden silahlı çatışmada askeri strateji, uluslararası ilişkiler ve politika bağlamında tartışılabilecek birçok mesele olsa da tartışmalar yalnız bu disiplinlerin sınırları içerisinde değildi. Bunların paralelinde hukuk aleminde tarafların iddiaları da mercek altına yatırıldı. Özellikle Donetsk ve Luhansk’ta düzenlenen referandum akabinde alınan bağımsızlık kararı, Rusya’nın bu sözde cumhuriyetlere askeri işbirliği muahedesi kapsamında çatışma tarafı haline gelmesi, devletlerin Birleşmiş Milletler (BM) Şartı’nın 51. maddesinde belirtilen ve uluslararası teamül hukukunda var olan meşru savunma hakkına dayanan argümanları, bu çatışmanın Montrö Boğazlar Sözleşmesi kapsamında Türk Boğazları’ndan geçişe etkisi tartışmaları bunlara örnek olarak sayılabilir.

Uluslararası gündemi meşgul eden hukuki meselelerden en önemlilerinden birini de hem Rusya hem de Ukrayna tarafından savaşçılara yönelik yürütülen ceza yargılamaları oluşturmaktadır. Savaşçıların büyük kısmını taraf devletlerin silahlı kuvvetleri mensupları oluşturmasına rağmen üçüncü ülke uyruklu savaşçıların varlığı oldukça dikkat çekmiştir. Özellikle Başkan Zelenski tarafından yapılan çağrı sonucu kurulan Ukrayna Savunması için Uluslararası Lejyonun 52 ülkeden yaklaşık 20 bin katılımcıdan oluştuğu ifade edilmiştir.[1] Nitekim Haziran ayında sözde Donetsk Halk Cumhuriyeti’ne bağlı bir mahkemece Ukrayna lehinde savaşan iki Birleşik Krallık ve bir Fas vatandaşının idama mahkum edilmesi ilgili ülke hükümetlerinde tepkiye yol açmış, askeri ve diplomatik çevrelerde geniş yankı uyandırmıştır.[2] Yakalanan savaşçılar terörizmle suçlanmakta ve paralı asker olarak muamele görmektedir.

Bu yazıda söz konusu savaşçıların uluslararası silahlı çatışma hukukunun temel enstrümanları olan 1949 tarihli Cenevre Konvansiyonları bakımından statüleri, muharip statüsüne hak kazanıp kazanamadığı ve çatışmanın taraflarının savaşçıları ceza yargılamasına tabii tutmasındaki motivasyonunun ne olduğu tartışılacaktır.

İlk Aşama: Çatışmanın Sınıflandırılması

Savaşanların statüsünün belirlenebilmesi için öncelikle var olan silahlı çatışmanın sınıflandırılması gerekir. Uluslararası insancıl hukukta iki tür silahlı çatışmanın varlığından söz edilebilir, bunlar uluslararası nitelikte ve uluslararası nitelikte olmayan silahlı çatışmadır. Uluslararası nitelikte silahlı çatışma, iki veya daha fazla devletin tarafları oluşturduğu çatışmalar iken uluslararası nitelikte olmayan çatışmalar genelde iç savaş şeklinde meydana gelen, çatışma taraflarından birinin veya her ikisinin de devlet dışı silahlı aktör olduğu halleri ifade etmektedir. Çatışmanın tasnifi uygulanacak hükümleri etkilemekte ve statü değişikliğine neden olmaktadır. Uluslararası çatışmalarda muharip (İng. combatant) statüsü mevcutken uluslararası nitelikte olmayan çatışmalarda muharip statüsü mevcut değildir.

Mevcut durumda Rusya ve Ukrayna arasındaki çatışmanın uluslararası nitelikte olduğu kuşkusuz olup, Ukrayna ve sözde Donetsk ve Luhansk Cumhuriyetleri arasındaki çatışmanın Eylül ayından önceki niteliği irdelenmeye değerdir. Ukrayna lehinde savaşanları tevkif eden ve yargılayan sözde cumhuriyetlerin bağımsızlığı BM üyesi ülkelerden sadece Rusya, Kuzey Kore ve Suriye tarafından tanınmakta, çatışmanın diğer tarafı olan Ukrayna ve BM üyelerinin ezici çoğunluğu tarafından tanınmamaktadır.[3] Bu haliyle bağımsız bir devlet olarak görülemeyecek Donetsk ve Luhansk Cumhuriyetleri ile Ukrayna arasında gerçekleşen çatışmaların uluslararası nitelikte olmayacağı düşünülebilir. Keza bu cumhuriyetlerin gerek devlet gerekse devlet dışı silahlı aktör sıfatıyla 1949 Cenevre Konvansiyonlarına taraf olmadığı da göz önüne alındığında, konvansiyonların uygulama alanı bulmayacağı iddia edilebilir.

Ancak bu duruma karşın, Eski Yugoslavya için Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Tadič kararında belirttiği üzere bir devletin, başka bir devlete karşı savaşan silahlı gruplar üzerinde genel kontrole sahip olduğu takdirde uluslararası nitelikte olmayan çatışmanın “uluslararasılaşacağına” dair görüşü[4] öne sürülerek, Cenevre Konvansiyonlarının uygulama alanı bulacağı savunulabilir. Zira sahada hali hazırda var olan askeri destek ve kontrol resmileşmiş, Rusya Devlet Başkanı Putin 24 Şubat 2022’de BM Güvenlik Konseyi’ne gönderdiği mektupta, 22 Şubat tarihinde Rusya ile sözde cumhuriyetler arasında imzalanan dostluk, iş birliği ve karşılıklı yardım antlaşmalarına binaen özel bir askeri operasyon başlattığını duyurmuştur.[5] Dolayısıyla Rusya’nın sözde cumhuriyetlerin askeri faaliyetleri üzerindeki Eylül ayı öncesindeki operasyonel hakimiyetinin de Cenevre Konvansiyonları’nın uluslararası çatışmalara ilişkin hükümlerinin uygulamasını başlatacak seviyede olduğu sonucuna varılabilir.[6]

 

Bununla beraber 30 Eylül 2022 tarihinde Rusya Başkanı Putin referandumları dayanak göstererek sözde Donetsk ve Luhansk Cumhuriyetleri ve işgal altındaki Herson ve Zaporijya bölgelerini ilhak eden antlaşmayı imzalamış[7], 3 Ekim’de Devlet Duma’sı tarafından bu antlaşmalar onaylanmıştır.[8] Bu tarihten itibaren söz konusu bölgelerde yaşanan silahlı çatışma tartışmadan uzak olarak uluslararası nitelikte silahlı çatışma olarak tasnif edilebilir. Dolayısıyla hem ilhaktan önce hem de ilhaktan sonra husumete katılan savaşçıların uluslararası silahlı çatışmalarda geçerli olan muharip statüsünü kazanıp kazanmadığı hususu tartışılabilir.

Muharip Mi Paralı Asker Mi?

Muharip statüsüne sahip bir savaşçı, düşman elinde savaş esiri (İng. prisoner of war) olarak muamele görür ve silahlı çatışma hukukuna uygun fiillerinden dolayı yargılanamaz. Örneğin askeri hedeflere yönelttiği saldırılar sonucu meydana gelen ölüm, yaralanma ve fiziki hasarlar için esir düştüğünde cezai bir yaptırımla karşılaşmaz, zira çatışmaya katılmasına uluslararası hukuk tarafından cevaz verilmiştir. Söz konusu yargıdan muaf tutulma haline muharip dokunulmazlığı (İng. combatant immunity) denir. Ancak bir muharibin sivilleri kasten öldürmesi, yaralaması ve sivil objelere zarar vermesi, işkence ve insanlık dışı muamelede bulunması gibi silahlı çatışma hukukuna aykırı eylemleri gerçekleştirmesi halinde şahsi cezai sorumluluğu doğacaktır, zira bu fiiller Cenevre Konvansiyonları kapsamında ağır ihlal olarak sayılmış ve savaş suçu olarak nitelendirilmiştir.[9]

Savaş Esirlerine ilişkin Cenevre Konvansiyonu’nun 4. maddesi ve Ek Protokol I’in 43. Maddesinde muharip statüsüne hak kazanan kişiler, silahlı kuvvetler mensupları ve silahlı kuvvetlerin parçası haline gelen milisler ve gönüllü birlikleri; astlarından sorumlu olan bir kişinin komutası altında bulunan, uzaktan tanınabilecek sabit ayırt edici bir işarete sahip olan, silahlarını açıkta taşıyan, harekatlarını harp hukuku ve teamüllerine göre yürüten milis ve gönüllü birlikleri; kendilerini tevkif eden devletçe tanınmayan bir hükümete tabiiyet iddiasında bulunan düzenli silahlı kuvvetler, yaklaşan düşmana karşı kendiliğinden başlayan kitlesel bir direnişe (Fr. levée en masse) katılan bölge sakinleri olarak belirtilmiştir.

Paralı askerler (İng. mercenaries) ise Cenevre Konvansiyonlarına Ek Protokol I’in 47. maddesinde tanımlanmış olup, ilgili madde uyarınca muharip veya savaş esirlerinin sahip olduğu haklardan faydalanamaz. Tanıma göre paralı asker; yurtiçinde ve yurtdışında silahlı çatışmada savaşmak için özellikle istihdam edilen, husumete doğrudan katılan ve doğrudan katılmasındaki esas sebep maddi kazanç arzusu olan, kendisine yapılan ödeme ordunun benzer görev ve rütbelerdeki muhariplerine göre orantısız şekilde fazla olan, çatışmanın taraflarından birinin uyruğu veya kontrol ettiği bölge sakini olmayan, silahlı kuvvetlere mensup olmayan ve çatışma dışı ülkelerce askeri personel olarak resmi göreve gönderilmeyen savaşçılardır. Ek Protokol I’in yanı sıra BM Paralı Askerlerin İstihdamı, Kullanımı, Finansmanı ve Eğitimine Karşı Uluslararası Konvansiyonu da paralı askerlerin istihdamını 5. maddesinde yasaklamıştır. Konvansiyon’a yalnızca Ukrayna taraf olsa da Ek Protokol I’e her iki ülke de taraftır. Ancak altını çizmek gerekir ki, Ek Protokol I 47. maddesinin 1. fıkrası paralı askerliği yasaklamamakta, sadece paralı askerlerin muharip ve savaş esiri statüsünden mahrum olacağını hükme bağlamaktadır.

Bu halde mevcut durumun tartışılabilmesi için ikili bir ayrıma gidilmesi gerekmektedir. Her iki taraf da hem düşman ülkenin vatandaşı olan hem de yabancı savaşçıları yargılamaktadır. İlk olarak düşman ülkenin vatandaşı olan savaşçılar ele alınacak olursa, bunların neredeyse tamamının silahlı kuvvetler mensupları olduğu görülmektedir. Ukrayna Başsavcılığı günümüze kadar olan süreçte çatışmaya ilişkin yaklaşık 39 bin soruşturma başlatmış[10] ve en az 135 kişi hakkında iddianame hazırlamıştır.[11] Bu soruşturmaların büyük çoğunluğu savaş suçlarına ilişkindir.  İlk kez Mayıs ayında, sivilleri öldürmekle suçlanan bir Rus askeri Ukrayna yargı makamlarınca müebbet hapse mahkum edilmiştir.[12] Öte yandan Rusya Federasyonu Soruşturma Komitesi 1500 soruşturma açmış, komutan ve askerlerden oluşan 103 Ukrayna Silahlı Kuvvetleri mensubunu sivillerin ölümü ve yaralanması, sivil altyapı tesislerinin bombalanması isnatlarıyla yetkili makamlara sevk etmiştir.[13] Soruşturma süreci devam etmekte olup henüz hüküm giyen bir Ukrayna askerinin bilgisine ulaşılamamıştır. Yukarıda belirtildiği üzere silahlı kuvvetler mensupları, kural olarak muharip statüsüne ve bundan doğan dokunulmazlığa hak kazansalar da savaş suçlarına ilişkin cezai sorumluluktan bağışık değillerdir. Kendilerine isnat edilen savaş suçu niteliğindeki fiiller somut delillerle ispatlandığı takdirde bu askerlerin ceza almaları uluslararası hukuka uygundur. Fakat salt politik ve askeri amaçlarla, yeterli delile ulaşılamadığı halde cezalandırılmaları Cenevre Konvansiyonlarının ağır ihlali sayılır ve savaş suçu olarak nitelendirilir.[14]

İkinci olarak yabancı savaşçıların yargılanması ele alınabilir, ki bu mesele daha tartışmalıdır. Çünkü burada savaş suçu oluşturabilecek fiillerden ziyade savaşçıların çatışmaya katılması cezalandırılmaktadır. Ukrayna makamları, Mayıs ayında Wagner Grubu’nun paralı askerleri olduğu iddia edilen biri Rus, ikisi Belarus vatandaşı olan 3 kişi hakkında ilk kez paralı askerlik suçundan soruşturma başlatmıştır.[15] Diğer taraftan, Rusya’nın kontrolü altındaki Donetsk’te Haziran ayında 2 Birleşik Krallık vatandaşı, 1 Fas vatandaşı idama mahkum edilmiş; Ağustos ayında 3 Birleşik Krallık, 1 İsveç ve 1 Hırvatistan vatandaşının paralı askerlik ve terörizm suçlamalarıyla yargılanmasına başlanmıştır.[16] Zikredilenlerin haricinde Amerikalı ve Polonyalı savaşçıların da cezai takibatta olduğu medyaya yansımıştır.[17] Ukrayna aksini iddia etse de Rusya Savunma Bakanlığı, yaptığı açıklamada silahlı çatışma hukukuna göre yabancı savaşçıların muharipliğe hak kazanamayacağını belirtmiştir.[18] Peki Rusya’nın iddiası yerinde midir? Ukrayna Savunması için Uluslararası Lejyon’a katılan savaşçıların yargılanması hukuki midir?

Uluslararası Lejyon’un kuruluşu için yapılan çağrıya bakıldığında Başkan Zelenski’nin hukuki dayanak noktalarını açıkça ifade ettiği görülmektedir. Zelenski, 2016’da yapılan değişiklikle Ukrayna Silahlı Kuvvetleri Askeri Hizmet Kanunu’nda yabancıların ve vatansız kişilerin silahlı kuvvetlerde gönüllülük esasına dayanarak Kara Savunma Kuvvetleri’nin çatısı altında sözleşmeyle görev yapabileceğini belirtmiştir.[19] Savaş Esirlerine ilişkin Cenevre Konvansiyonu’nun 4. maddesi hatırlandığında gönüllü birliklerin de silahlı kuvvetlere dahil edilmesi halinde maddenin 1. fıkrasında belirtilen gruba dahil olacağı, dolayısıyla doğrudan silahlı kuvvetler mensupları gibi muharip ve savaş esiri statüsüne hak kazanacakları söylenebilir. Zelenski’nin dayanak gösterdiği kanun, bu şekilde değiştirilmeseydi dahi Uluslararası Lejyon’un üyeleri müteakip fıkradaki “astlarından sorumlu olan bir kişinin komutası altında bulunan, uzaktan tanınabilecek sabit ayırt edici bir işarete sahip olan, silahlarını açıkta taşıyan, harekatlarını harp hukuku ve teamüllerine göre yürüten” bir gönüllü birliği olduğu sürece üyeleri savaş esiri olarak sayılacaktı. Görülüyor ki, Ukrayna iç hukuku bu dört şartın ispatlanmasına gerek kalmaksızın lejyon üyelerini silahlı kuvvetlere dahil etmiştir. Savaşçının üçüncü ülkelerin vatandaşı olup olmadığının önemi olmadığının[20] ve çatışan devletlerin iç mevzuatının bu bakımdan öngöreceği düzenlenmenin savaşçıyı muharip statüsüne sokacağı genel olarak kabul edilmektedir.[21]

Tersinden düşünüldüğünde Rusya’nın paralı askerlik iddiasının sübuta erebilmesi için ise yukarıda sayılan 6 şartın birlikte gerçekleşmesi gerekir. Bunun için özellikle lejyona katılan savaşçıların husumete katılmasındaki temel sebebin maddi kazanç arzusu olması ve Ukrayna ordusunun askerlerine göre orantısız ödemeler aldıkları olgusunun ispatı gerekir. Her ne kadar maddi amaçla Ukrayna’ya giden yabancı savaşçıların varlığı bilinse de[22] genellikle ideolojik sebeplerle çatışmaya katılan ve Ukrayna ordusuyla bir sözleşme ilişki içinde bulunan lejyon savaşçılarını ayırt etmek hukuken daha uygun görünmektedir. Fakat Rusya’nın savaş esiri statüsü tanımayacağına dair önden yaptığı genel açıklaması ve mevcut uygulamasının böyle bir ayrım gözettiği söylenemez. Yabancı savaşçılar için kişi özelinde somut bir değerlendirme yapmak ve statüsünü buna göre tespit etmek gerekmekle beraber -zira ceza sorumluluğu şahsidir- altını çizmek gerekir ki bir savaşçının statüsünde şüphe bulunması halinde yetkili bir mahkemenin kararına kadar Savaş Esirlerine ilişkin Cenevre Konvansiyonu’nun 5. maddesi uyarınca savaşçı, savaş esiri olarak muamele görmelidir. Dolayısıyla Rusya ve kontrolü altındaki bölgelerdeki mahkemelerin bu savaşçıları statülerine dair tahkikat yapmaksızın paralı askerlik ve terörizm suçundan mahkum etmesi hukuka aykırıdır.

 

Savaş Hukukundan Hukuk Savaşına

Peki taraflar neden savaşçıları yargılıyor? Salt pozitif hukuk perspektifinden bakıldığında buna yasak fiillerini işleyen kişilerin cezalandırılmasının hukukun bir gereği olarak görülmesi cevabı verilebilir. Fakat yukarıda yargılamalarından bahsedilen tüm yabancı savaşçıların Eylül ayı sonunda yaklaşık 300 savaşçının konusu olduğu Türkiye ve Suudi Arabistan’ın arabulucuğunda yürütülen esir takasında salıverilmesi meselenin sadece hukukun gereğinden ibaret olmadığını göstermektedir.[23]

Sorunun cevabı, Amerikalı E. Tümgeneral Charles Dunlap’ın hukuk camiasına kazandırdığı hukuk savaşı (İng. lawfare) kavramı olabilir. Dunlap’ın tanımına göre hukuk savaşı “bir muharebe hedefini gerçekleştirmek için hukuku konvansiyonel askeri araçların alternatifi olarak kullanma veya kötüye kullanma stratejisi”dir.[24] Bu yeni bir olgu gibi görünebilir fakat aslında Portekiz ve Hollanda arasındaki Hint Okyanusu ticareti mücadelesinde uluslararası hukukun kurucularından Hollandalı Hugo Grotius’un denizlerin serbestisi kuramını geliştirmesi kadar eskidir.[25]

Savaşçıların, özellikle de statüsü tartışmalı olan savaşçıların yargılanmasının altında yatan motivasyonun da tıpkı konvansiyonel savaş araçlarında hedeflendiği gibi tarafların düşman kuvvetlerini olabildiğince saf dışı bırakmak istemesi olduğu söylenebilir. Zira yabancı savaşçıların yargılanması ve savaş esiri statüsünden mahrum bırakılmaları savaşa katılan gönüllülerin göze alması gereken riski olabildiğince artırmaktadır. Çünkü bu durumda savaşçılar tamamen ülkelerin ulusal hukukuna tabii olacaklar ve terörizm gibi muğlak fakat ağır sonuçları olan suçlarla yargılanabileceklerdir. Bu durum da savaşçı adayları arasında husumete katılmak hususunda caydırıcılığı artıracaktır. Ayrıca yukarıda belirtilen yabancı savaşçıların idama mahkûm edilmeleri veya idam istemiyle yargılanmaları hem düşmanı hem de bu kişilerin vatandaşı olduğu üçüncü devletleri iç kamuoyu ve diplomasi bakımından baskı altına almaya ve yargılayan devletin iradesini görece daha kısa bir zamanda kabul ettirmeye yönelik bir çaba olarak okunabilir.

Ülkelerin harp ve silahlı çatışma hukuku zeminindeki argümanları, konvansiyonel savaş anlayışına dayalı olarak oluşturulan hukuk düzeninde bir meşruiyet arayışı içine girdiklerine ve hukuku stratejik bir enstrüman olarak kullandıklarına işaret etmektedir. Hukuk savaşı sadece savaşçıların ulusal düzeyde yargılanması hususunda değil, Rusya ve Ukrayna arasında karşılıklı davaların bulunduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Uluslararası Adalet Divanı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi diğer forumlarda da devam etmektedir. Sonuç olarak, tarafların konvansiyonel çatışma sahalarının izdüşümünde duruşma salonlarında konvansiyonlar yoluyla çarpıştığı söylenebilir.

 

[1] Lisa Abend, “Meet the Foreign Volunteers Risking Their Lives to Defend Ukraine—and Europe”, Time, 07.03.2022, https://time.com/6155670/foreign-fighters-ukraine-europe/?fbclid=IwAR1qLRDcvYEmH0vijVl5GHEiVXTl9aU3r39LfUuz8jJUaMuraU6lvQqNWV8, (Son Erişim Tarihi: 30.10.2022).

[2] Elena Teslova, “2 Britons, 1 Moroccan sentenced to death in Ukraine’s Donetsk region”, Anadolu Agency, 09.06.2022, https://www.aa.com.tr/en/europe/2-britons-1-moroccan-sentenced-to-death-in-ukraines-donetsk-region/2609975, (Son Erişim Tarihi: 30.10.2022).

[3] “North Korea recognises breakaway of Russia’s proxies in east Ukraine”, Reuters, 14.07.2022, https://www.reuters.com/world/north-korea-recognises-breakaway-russias-proxies-east-ukraine-2022-07-13/, (Son Erişim Tarihi: 30.10.2022).

[4] ICTY, Prosecutor v Tadic (Appeals Chamber Judgment), 02.10.1995, ICTY-94-1-AR72.

[5] UN Security Council, “Letter dated 24 February 2022 from the Permanent Representative of the Russian

Federation to the United Nations addressed to the Secretary-General”, 24.02.2022, S/2022/154.

[6] Marco Sassoli, “Application of IHL by and to Proxies: The “Republics” of Donetsk and Luhansk”, Articles of War, 03.03.2022, https://lieber.westpoint.edu/application-ihl-proxies-donetsk-luhansk/, (Son Erişim Tarihi: 30.10.2022).

[7] “Signing of treaties on accession of Donetsk and Lugansk people’s republics and Zaporozhye and Kherson regions to Russia”, President of Russia, 30.09.2022, http://en.kremlin.ru/events/president/news/69465, (Son Erişim Tarihi: 30.10.2022).

[8] “The State Duma ratified treaties and adopted laws on accession of DPR, LPR, Zaporozhye and Kherson regions to Russia”, The State Duma, 03.10.2022, http://duma.gov.ru/en/news/55407/, (Son Erişim Tarihi: 30.10.2022).

[9] Cenevre Konvansiyonu (I), Madde 50; (II), Madde 51; (III), Madde 130; (IV), Madde 147.

[10]War Crimes”, Ukrayna Başsavcılığı Websitesi, https://warcrimes.gov.ua/en/all-crimes.html, (Son Erişim Tarihi: 30.10.2022).

[11] “Ukraine probing almost 26,000 suspected war crimes cases”, Reuters, 07.08.2022, https://www.reuters.com/world/europe/ukraine-probing-almost-26000-suspected-war-crimes-cases-prosecutor-2022-08-07/, (Son Erişim Tarihi: 30.10.2022).

[12] Sarah Rainsford, “Russian soldier pleads guilty in first war crimes trial of Ukraine conflict”, BBC, 18.05.2022, https://www.bbc.com/news/world-europe-61496428, (Son Erişim Tarihi: 30.10.2022).

[13] “Russia prosecutes over 100 Ukrainian servicemen, including 21 officers”, TASS Russian News Agency, 09.09.2022, https://tass.com/politics/1505317, (Son Erişim Tarihi: 30.10.2022).

[14] Cenevre Konvansiyonu (III), Madde 130.

[15] Lorenzo Tondo vd., “Alleged Wagner Group fighters accused of murdering civilians in Ukraine”, The Guardian, 25.05.2022, https://www.theguardian.com/world/2022/may/25/wagner-group-fighters-accused-murdering-civilians-ukraine-war-crimes-belarus, (Son Erişim Tarihi: 30.10.2022).

[16] “Donetsk court charges Britons, Swede and Croat as mercenaries, 3 face death penalty”, Reuters, 16.08.2022, https://www.reuters.com/world/europe/donetsk-separatist-court-charges-5-foreigners-mercenaries-says-3-face-death-2022-08-15/, (Son Erişim Tarihi: 30.10.2022).

[17] “Ukrainian POWs testify US mercenaries participate in hostilities — investigators”, TASS Russian News Agency, 28.10.2022, https://tass.com/world/1529191, (Son Erişim Tarihi: 30.10.2022).

[18] “Foreign mercenaries in Ukraine will not have POW status — Russian military”, TASS Russian News Agency, 03.03.2022, https://tass.com/politics/1416131, (Son Erişim Tarihi: 30.10.2022).

[19] “Appeal to foreign citizens to help Ukraine in fighting against Russia’s aggression”, President of Ukraine, 27.02.2022, https://www.president.gov.ua/en/news/zvernennya-do-gromadyan-inozemnih-derzhav-yaki-pragnut-dopom-73213, (Son Erişim Tarihi: 30.10.2022).

[20] ICRC, “Commentary of 2020 on the Third Geneva Convention”, para 974, https://ihl-databases.icrc.org/ihl/full/GCIII-commentary, (Son Erişim Tarihi: 30.10.2022).

[21] A.g.e., para 977.

[22] Levent Kemal ve Ragıp Soylu, “Russia-Ukraine war: How invasion is attracting mercenaries – not just foreign volunteers”, Middle East Eye, 03.03.2022, https://www.middleeasteye.net/news/russia-ukraine-war-mercenaries-helping-Kyiv-fight, (Son Erişim Tarihi: 30.10.2022).

[23] “Russia, Ukraine exchange nearly 300 prisoners in surprise swap”, Al Jazeera, 21.09.2022, https://www.aljazeera.com/news/2022/9/21/ten-prisoners-of-war-released-from-russian-capture-saudi-arabia, (Son Erişim Tarihi: 31.10.2022).

[24] Charles J. Dunlap Jr., “Lawfare Today…and Tomorrow”, Raul A. “Pete” Pedrozo ve Daria P. Wollschlaeger, (ed.), International Law and the Changing Character of War, US Naval War College International Law Studies, Vol. 87, 2011, p. 315.

[25] Orde F Kittrie, Lawfare: Law as a Weapon of War, Oxford University Press, New York, 2016, p. 4-5.